Yapı Denetimi Hakkında Kanuna Muhalefet Suçu ve Cezai Sorumluluk
Giriş
Türkiye, aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülke olarak depremlerin yıkıcı etkilerini defalarca yaşamış; özellikle denetimsiz ve niteliksiz yapılaşmanın yol açtığı ağır sonuçlar toplumsal hafızaya kazınmıştır. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ise, yapı güvenliğine ilişkin ciddi yasal boşlukları gün yüzüne çıkarmış ve kapsamlı bir düzenleme ihtiyacını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu doğrultuda, 2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile yapıların ruhsat aşamasından başlayarak inşaat sürecinin tamamına yayılan özel bir denetim sistemi oluşturulmuştur.
Kanunun temel amacı, güvenli yapı üretimini sağlamak, can ve mal kaybını en aza indirmek ve sağlıklı, planlı kentleşmenin önünü açmaktır. Bu yönüyle düzenleme yalnızca teknik bir düzenleme olmanın ötesine geçmekte; bireylerin yaşam hakkını, barınma hakkını ve mülkiyet hakkını güvence altına alan anayasal bir zorunluluk niteliği taşımaktadır.
1. Kanunun Amacı ve Anayasal Dayanak
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un amacı, Kanun’un 1. maddesinde şu şekilde belirtilmiştir:
“Bu Kanunun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun kaliteli yapı yapılmasını sağlamak üzere proje ve yapı denetimini gerçekleştirecek yapı denetim kuruluşlarının görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.”
Bu düzenleme, doğrudan anayasal bazı ilkeleri hayata geçirmeye yönelik bir araç niteliğindedir. Özellikle şu anayasa maddeleri ile sıkı bir ilişki içindedir:
2. Anayasadaki İlgili Maddeler
T.C. Anayasası Madde 56 – Sağlık Hakkı:
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürebilmesini sağlamakla yükümlüdür.”
T.C. Anayasası Madde 17 – Yaşama Hakkı:
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
T.C. Anayasası Madde 57 – Konut Hakkı:
“Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeterek konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır.”
Yapı denetimi, doğrudan yaşama hakkı, sağlıklı çevre, konut hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile ilişkilidir. Bu nedenle yapı denetim görevini ihlal eden kişi veya kurumların yalnızca teknik değil, hukuki ve cezai sorumluluğu da doğar.
3. Kanuna Aykırılığın Cezai Niteliği ve Öngörülen Cezalar
4708 Yapı Denetim Hakkında Ceza Hükümleri Madde 9 – (Değişik: 23/1/2008 – 5728/497 md.) “Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında, yapı denetim kuruluşunun icrai veya ihmali davranışla yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren fiiller nedeniyle görevini kötüye kullanan ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, şantiye şefi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşları için bir yapının denetim faaliyeti sırasında gerekli özen ve dikkatin gösterilmemesi görevi kötüye kullanma suçunu, bir yapının ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılması imar kirliliğine neden olma suçunu, idareye ibraz edilen belgelerle yapının gerçek durumu arasında fark olması da resmi belgede sahtecilik suçunu gündeme getirmektedir.
Yapı denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu Kanun hükümleri çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları hâlde yapmış gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemeleri hâlinde Türk Ceza Kanunu’nun resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Yapı denetim kuruluşunun izin belgesi alma aşamasında gerçeğe aykırı belge düzenlendiğinin izin belgesi verildikten sonra anlaşılması hâlinde, izin belgesi derhal iptal edilir. Bu Kanuna aykırı fiillerden dolayı hükmolunan kesinleşmiş mahkeme kararları, Cumhuriyet başsavcılıklarınca Bakanlığa ve mimar ve mühendislerin bağlı olduğu meslek odalarına bildirilir.
Yapı denetim kuruluşu ile denetçi mimar ve mühendisleri; eylem ve işlemlerinden 3194 sayılı İmar Kanunu’nun fenni mesul için öngörülen hükümlerine tabidirler.” 4708 sayılı kanunun 2. Maddesinin yapı Denetim Kuruluşlarının aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür: Konu başlığı altındaki (c) fıkrasında; Yapının ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek, Konu başlığı altındaki (g) fıkrasında: Ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ilgili idareye bildirmek, denmektedir.
İlgili İmar Kanunu Mevzuatı
a-) İlgili İmar Kanunun tanımı: Soruşturma dosyasında yer alan İddianame kapsamında İmar mevzuatına aykırılık; aşağıda belirtilen iki farklı kanun ve 1 yönetmelik kapsamında ilişkilendirilmiştir.
a.1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu: 12/10/2004 tarih ve 25611 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “İmar Kirliliğine Neden Olma” üst başlığı altında bulunan 184.Maddesidir.
Madde 184: İmar Kirliliğine Neden Olma
1-) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2-) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
3-) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
4-) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tâbi yerlerde uygulanır.
5-) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
a.2) 3194 sayılı İmar Kanunu:
Madde 21: Yapı Ruhsatiyesi; Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır.
Madde 32: Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak başlayan yapılar; – Bu Kanun hükümlerine göre; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine veya ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda projelerine ve ilgili mevzuatına aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (…)
(3) Tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. (Ek cümleler:14/2/2020-7221/10 md.) Yapının imar mevzuatına aykırı olduğuna dair bilgi, tapu kayıtlarının beyanlar hanesine kaydedilmek üzere ilgili idaresince tapu dairesine en geç yedi gün içinde yazılı olarak bildirilir. Aykırılığın giderildiğine dair ilgili idaresince tapu dairesine bildirim yapılmadan beyanlar hanesindeki kayıt kaldırılamaz.
(4) Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. (Değişik cümle:14/2/2020- 7221/10 md.) Bu tebligatın bir nüshası muhtara bırakılır, bir nüshası da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne gönderilir. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mührün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir. (Ek cümleler:14/2/2020- 7221/10 md.) Yapı tatil tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir ay içinde yapı sahibi tarafından yapının ruhsata uygun hale getirilmediğinin veya ruhsat alınmadığının ilgili idaresince tespit edilmesine rağmen iki ay içinde hakkında yıkım kararı alınmayan yapılar ile hakkında yıkım kararı alınmış olmasına rağmen altı ay içinde ilgili idaresince yıkılmayan yapılar, yıkım maliyetleri döner sermaye işletmesi gelirlerinden karşılanmak üzere Bakanlıkça yıkılabilir veya yıktırılabilir. Yıkım maliyetleri %100 fazlası ile ilgili idaresinden tahsil edilir. Bu şekilde tahsil edilememesi halinde ilgili idarenin 5779 sayılı Kanun gereğince aktarılan paylarından kesilerek tahsil olunur. Tahsil olunan tutarlar, Bakanlığın döner sermaye işletmesi hesabına gelir olarak kaydedilir. (Ek fıkra:29/11/2018-7153/15 md.) İdare tarafından ruhsata bağlanamayacağı veya aykırılıkların giderilemeyeceği tespit edilen yapıların ruhsatı üçüncü fıkrada düzenlenen bir aylık süre beklenmeden iptal edilir ve mevzuata aykırı imalatlar hakkında beşinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu kapsamda;
- Görevi Kötüye Kullanma Suçu: Yapı denetim firmalarının bir yapının denetim faaliyeti sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermemesi halinde gündeme gelecektir. Nitekim bir inşaat mühendisinin gereken şartları taşımadığını bildiği kalitesiz bir inşaat demirini kullanmasına göz yumması halinde söz konusu suç oluşacaktır.
- İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu: Bir yapının ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılması halinde gündeme gelecektir.
- Resmi Belgede Sahtecilik Suçu: İdareye ibraz edilen belgelerle yapının gerçek durumu arasında fark olması halinde gündeme gelecektir. Nitekim bu kapsamda yapı denetim firmaları tarafından hazırlanan raporların resmi belge sayıldığını belirtmemiz gerekir.
4. Yargıtay Uygulaması: Yapı Denetim Kusurunun Cezai Yansıması
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2017/1472 E., 2020/3855 K., T. 10.11.2020
“Sanığın yapı denetim firmasında sorumlu mühendis olarak görev yaptığı, binada proje dışı eksik kolon uygulamalarının yapılmasına rağmen bu durumu raporlamadığı ve yapım sürecine müdahale etmediği anlaşılmıştır. Deprem sonucunda binanın çökmesi ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi neticesinde sanığın, taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.”
Bu karar, yapı denetim görevinin yalnızca şekli imzalarla değil, fiilen yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu göstermektedir. Denetim yükümlülüğünün ihlali, sonuç doğurduğu takdirde doğrudan ceza sorumluluğuna yol açmaktadır.
5. Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri
- Yetersiz personel ve teknik altyapı: Denetim firmaları çoğu zaman bir mühendisi birden fazla projeye atamakta, fiilen denetim yapılamamaktadır.
- Kağıt üzerinde denetim: Denetçi mühendislerin şantiyeye gitmeden imza attığı tespit edilmekte, bu durum ciddi sonuçlara neden olmaktadır.
- Caydırıcılık eksikliği: Cezai yaptırımların yeterince uygulanmaması veya cezasızlık algısı, yapı güvenliğini ikinci plana itmektedir.
- Sistem dışı yapılaşma: Ruhsatsız ya da kaçak yapıların “denetimsiz” biçimde inşa edilmesi, sistemin dışında kalmaktadır.
Bu sorunlara karşı idari yaptırımların cezai süreçlerle desteklenmesi, yapı denetim sisteminin işlevselliği ve vatandaşların can güvenliği için zorunludur.
Sonuç ve Değerlendirme
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, yalnızca mühendislik faaliyetiyle sınırlı olmayan, aynı zamanda yaşam hakkını, barınma hakkını ve sağlıklı çevre hakkını güvence altına alan anayasal bir kamu hizmetinin yasal temelini oluşturmaktadır.
Bu nedenle yapı denetim görevini ihmal eden kişilerin eylemleri anayasal hak ihlali niteliği taşımakta ve cezai yaptırımı gerektirmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun çeşitli maddeleri kapsamında bu kişilerin cezalandırılması mümkündür ve Yargıtay da bu konuda önemli içtihatlar geliştirmiştir.
Yapı güvenliğinin sağlanması yalnızca hukuki değil, aynı zamanda etik, vicdani ve toplumsal bir sorumluluktur. Bu bağlamda, hukukçular, mühendisler, idareciler ve yargı mensuplarının iş birliğiyle yapı denetimi sisteminin etkinleştirilmesi, gelecekte yaşanabilecek felaketlerin önlenmesinde belirleyici olacaktır.